Aşı, Doktor Muayenesi gibi Tıbbi Süreçlerde Bebeğime Nasıl Destek Olabilirim?


Aşı, sünnet, muayene, ameliyat, şurup içirme gibi tıbbi süreçlerin bebek ve çocuk ruhsallığı üzerindeki etkisini gösteren pek çok bilimsel araştırma mevcut. Hem ebeveynlerin hem de medikal alanda çalışan uzmanların bilinçlenmesi, çocuk ruhsallığını gözeterek, şefkatli, oyunbaz bir tavır sergilemeleri o kadar önemli ki! Çocuklar her şeyi hatırlıyorlar!

Evet, pek çok şeyi bilinç seviyesinde hatırlamıyorlar ama beden kayıt tutuyor ve yaşadığımız her şey beden kayıtlarına geçiyor. Pek çok zaman bir kokuda, seste, dokunuşta veya ilişkili süreçlerde tetiklenmelerimiz de bu yüzden… Her stresör bizi orijinal travmaya geri döndürüyor.

Bu süreçlerde bebeklere destek olmak için birkaç önerimi sizlerle paylaşmak isterim;

  • Bazı müdahalelerin çocuklar için yeni bir deneyim teşkil etmesi ve zaman zaman fiziksel acıya sebep olmasından dolayı, hazırlık yapılmasının önleyici travma açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
  • Bu süreçte doktorunuzun/ hemşirelerin onayını alarak ve elbette eğer mümkünse, ebeveynin odada kalması çok kıymetli. Ebeveyn ve uzmanların birbirlerini destekleyen ve işbirlikçi bir tavırda olmasını önemsiyorum.
  • Eğer mümkünse aşı gibi işlemler ebeveynin güvenli kucağında yapılabilir. Hatta bu esnada ebeveyn çocuğunun kulağına çocuğunun aşina olduğu bir melodiyi mırıldanabilir. Ebeveynle sürdürülen göz ve ten teması çocuğun duygu düzenlemesi ve kendini güvende hissetmesi için oldukça önemlidir.
  • Doktor ziyaretinden ve/veya herhangi bir uygulamadan önce (şurup içirmek, krem sürmek gibi) çocuklara süreci anlatmak ve muayenede yaşanacak muhtemel durumlar hakkında çocuğu bilgilendirmek gerekir. Zaman zaman ebeveynler çocukları bilgilendirmeden “parka gidiyoruz” gibi bir açıklamayla, çocuklarını doktora götürebilmektedir. Bu, ebeveyn çocuk arasındaki güven ilişkisini zedeler. Aynı zamanda çocuk kendini fiziksel ve ruhsal olarak sürece hazırlamadığı için travmatik bir deneyime davetiye çıkartılır.
  • Doktor ziyaretlerinden önce mümkünse doktor malzeme oyuncaklarıyla oynamak, doktor ve hasta rollerine girmek, canlandırmalar yapmak, ilişkili hikaye kitaplarını okumak, çocuğunuzun bu sürece hazırlanmasına olanak sağlayacaktır.
  • Doktor randevusunun ve/veya yapılacak işlemlerin zaruri olduğunu çocuklara açıklamak gerekir. Bunu açıklarken de çocuğunuza yapılan aşının/ muayenenin neye hizmet ettiğine değinmek gerekir.
  • Çocukların istedikleri her soruyu sormasına olanak sağlamak ve sorularını yanıtlamak oldukça önemlidir. Bu noktada çocuğa gerçekçi ve dürüst açıklamalarda bulunmak oldukça kıymetli. ‘Canım yanacak mı?’ diye soran bir çocuğa yok hiçbir şey hissetmeyeceksin.” gibi bir yanıt vermeye lüzum yoktur. ‘Bunu doktora sorabiliriz. Belki kısa bir süreliğine hissedebilirsin ama sonra geçecek. Ben yanında olacağım. Sen güvende olacaksın.” gibi bir açıklama oldukça güven vericidir.
  • En sık yapılan hatalardan biri ağlanacak bir şey yok”, acımadı ki” söylemleridir. Çocuğun ağlama girişimi asla engellenmemelidir. Engellenen dışavurum girişimleri, başka bir zaman diliminde ortaya çıkacaktır. Ebeveynin güvenli kollarında dışavurulan bedendeki gerilim, travmanın dışavurumudur. Ve çocuk korkuyorsa, korkacak bir şey var-dır! Bu gibi söylemlerin tam aksine çocuğun duygusunu aynalamak ve onu kapsamak çok daha sağlıklı olacaktır. “Nasıl hissettiğini anlıyorum. Bazen muayeneye gitmek endişe hissetmene neden oluyor.” gibi bir yansıtma, çocuğa anlaşıldığını hissettireceği gibi, kendi duygularını değerlendirebilmesi için de bir kapı aralar.
  • Tıbbi uygulamalar süresince ebeveynlerin kaygısının çok yüksek olması da sık rastlanan bir durumdur ve bu kaygıyı çocuklar hisseder. Dolayısıyla ebeveynin kendi duygularını konuşabilmesi, gerekirse doktor ve diğer sağlık personelleriyle bireysel görüşmeler gerçekleştirmesi, ebeveynin duygu düzenlemesi için önemli bir adım olur. Oksijen maskesini kendine takmamış ebeveynin çocuğuna destek vermesi oldukça güçtür.

Joker.com.tr’ye Git

İlginizi Çekebilir: Ay Ay Bebek Gelişimi

Makalemizi Faydalı Buldunuz Mu?

Aşağıdaki yıldızlara tıklayarak oyunuzu verin.

Makalemiz okuyucumuzun oyuyla 5 üzerinden puan almıştır.

Beğenmenize Çok Sevindik!

Bizi sosyal medyada takip etmek ister misiniz?

Beklentilerinizi Karşılayamadığımız için Üzgünüz 🙁

Makalemizi geliştirmemize yardımcı olun!


Aşağıdaki formu doldurarak, makalemizle ilgili sorularınızı yazarımıza iletebilirsiniz. Toplam yorum sayısı: 0

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İrem Polat - Klinik Psikolog
İrem Polat; Eyüboğlu Koleji’ndeki lise eğitiminin ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji & Uluslararası İlişkiler bölümlerinden (çift anadal) mezun oldu. İngiltere’de University of Westminser’da örgütsel psikoloji alanında yüksek lisansını tamamladı. İkinci yüksek lisansını İstanbul Bilgi Üniversitesi Klinik Psikoloji programında yaptı ve programdan ‘çift ve aile terapisti’ olarak mezun oldu. Hedefe Psikoloji, Davranış Bilimleri Enstitüsü ve Madalyon Psikiyatri Merkezi'nde ‘klinik psikolog’, Aydın Üniversitesi psikoloji bölümünde ‘yarı zamanlı öğretim görevlisi’, Eyüboğlu Koleji, İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı, Helen Doron gibi eğitim kurumlarında ‘okul psikoloğu’ olarak görev yapmıştır. İrem Polat, şu anda kurucu ortağı olduğu Mita Psikoloji'de klinik psikolog olarak hizmet vermektedir. Çocuk, ergen, yetişkin ve ailelerle psikoterapi çalışmalarını sürdürmektedir. Çeşitli firmalarla marka işbirlikleri yapmakta, şirketlere ve psikoloji alan uzmanlarına özel eğitimler düzenlemektedir.
Open